Konusu:İkinci Dünya Savaşı yıllarında Castelcuto kasabası. Kasabaya yeni gelen Malena Scordia (Monica Bellucci), askerde olan kocasından uzaktadır. Kasabanın erkekleri Melena'ya hayrandır ve dışarı çıktığında herkeş peşinden dolanır. Melena'nın olağan hayranlarından başka 13 yaşında, ergenlik çağına yeni girmiş bir de olağan dışı hayranı vardır. Renato bisikletiyle her yerde Melena'yı takip eder.
Los Angeles Times Ünlü bir kozmetik firmasının varisleri Ava (Hilary Duff) ile Tanzie (Haylie Duff), "gündüz alışveriş gece parti" tarzında, tatlı bri hayat yaşamaktadırlar. Sosyetik kızlarımızın babası, yeni çıkaracağı ürünleri hayvanlar üzerinde denemekle suçlanır. Şirketin hisseleri bir anda düşer. Dünün zengin kızları bir anda beş parasız kalırlar. Ava ile Tanzie çalışmayı, para kazanmayı, kazandığı kadar harcamayı öğrenmek zorundadırlar. Onları hiç de alışık olmadıkları bir yaşam tarzı beklemektedir.
Başroller: Anjelica Huston, Haylie Duff, fazla bilgi
Reklam yazarı Eddy sevgilisi tarafından aldatılır, girdiği bunalım sonucu işten kovulur. Haftasonu büyük bir reklam kampanyası geliştirmesi halinde işini geri alabilecektir. Ancak aşk hayatı oldukça renkli olan kardeşi Cooper'ın bu haftasonu için planları çok farklıdır: stres altındaki ağabeyini güzel kadınlarla rahatlatmak. American Pie yaratıcı ekibinden çılgın bir macera..
Oyuncular : Aaron Eckhart, Abigail Breslin, Brian F. O' Byrne, Catherine Zeta-Jones, Bob Balaban, Jenny Wade, Lily Rabe, Eric Silver, Arija Bareikis
Yapımcı : Bruce Berman, Sergio Aguero, Kerry Heysen
Görüntü Yönetmeni : Stuart Dryburgh
Müzik : Philip Glass
Dağıtım : Warner Bros
Süre : 1 saat, 45 dk.
Filmin Özeti:
Baş aşçı Kate Armstrong (CATHERINE ZETA-JONES) hayatını, Manhattan’daki 22 Bleecker Restaurant’ı yönettiği gibi yönetmektedir: Çevresindeki herkesi hem etkileyen hem ürküten hata kabul etmez bir yoğunlukla. Kate çılgın tempolu her öğünde nefes kesici bir ustalıkla tüm gücünü ortaya koyarak, yüzlerce yemeği koordine eder, leziz soslar hazırlar, her bir yemeği mutlak bir mükemmellikle pişirir ve süsler. Perde arkasında daha rahat olan Kate mutfağının güvenli ortamından sadece kendisine mâl olmuş bir yemekle ilgili iltifatları kabul etmek, ya da nadiren, onun tekniğini sorgulamaya cüret eden bir müşteriyle kapışmak için çıkar. Kate, işten sonra, çoğu akşam gece yarısı bile olmadan yatar ve şafakla birlikte kalkarak o günün taze yemeklerinde kullanılacak balıklar için rakiplerini alt etmek üzere balık pazarına gider. Kate’in mükemmeliyetçi mizacı, ekibine katılan, neşeli ve vurdumduymaz yeni aşçı yardımcısı Nick Palmer (AARON ECKHART) tarafından sınanacaktır. Mutfakların yeni yükselen yıldızlarından biri olan Nick çalışırken opera dinlemeyi ve etrafındakileri güldürmeyi tercih etmektedir. Gerek hayata gerek mutfağa gelişigüzel yaklaşımı Kate’inkinden daha farklı olamaz; ama yine de aralarındaki elektrik yadsınamaz ölçüdedir… tabi granit tezgahtan aşağı sallanan çatalların çıkardığı sesleri andıran uyuşmazlıkları da öyle. Kısa süre önce hiç beklenmedik bir şekilde hayatına giren 9 yaşındaki yeğeni Zoe’yle (ABIGAIL BRESLIN) başa çıkmak zorunda oluşu evdeki dengesini de alt üst etmiş olmasa, işteki bu çalkantıyla başa çıkmak Kate için daha kolay olabilirdi. Parlak ve algıları güçlü bir kız olan, balık kroketi kaz ciğerine tercih eden Zoe doğal olarak Kate’in günlük yaşantısını sekteye uğratmaktadır, ama Kate nasıl yapacağını bulur bulmaz onu evinde gibi hissettirmeye kararlıdır.
Johannesburg varoşlarında yaşayan ve lakabı gangster anlamına gelen Tsotsi olan David, arkadaşlarından oluşan küçük bir çeteye liderlik yapmaktadır. Bir gece zengin semtlerden birinde araba çalmaya çalışırken arabanın sahibi olan kadını vurarak kaçar. Uzun bir süre sonra arabanın arkasında bir bebek olduğunu fark eder. Bebeği kendi evine götüren Tsotsi'nin hayatı bebek ile birlikte tamamen değişir. Bu değişiklik öncelikle hayat tarzını etkileyerek zihinsel, ruhsal ve duygusal açıdan çok farklı hissettirmeye başlar. Bebek için çocuğu olan bir kadını gözüne kestirir ve bebeği emzirmesi için onu zorlar. Ancak bu zoraki anne ve bebek artık değişik bir dünya ile tanışmasını sağlayacaktır.
Athol Fugard'ın romanından, yönetmen Gavin Hood tarafından senaryolaştırılan Tsotsi taşıdığı gerilim ve şiddet öğelerine rağmen eleştirmenler tarafından gayet sürükleyici ve sevgi dolu bir film olarak nitelendiriliyor.
Arsène Lupin bir hırsızlık ve koleksiyon tiryakisidir. Konteslerin aile mücevherlerinden, yıldız hareketlerine dayanan çok gizli belgelere kadar her şeyi çalıp çırpmaktadır. Robin Hood’un cömertliği, Sherlock Holmes’un tümdengelim yeteneği ve Don Juan’ın cezbediciliğiyle donanmış olan Arsene, kötü şöhreti yüzünden kendini bir takım soğuk kanlı seri cinayetler ve cüretkar hırsızlıkların baş zanlısı olarak nahoş bir pozisyonda bulduğunda, bütün bunlara ve daha fazlasına ihtiyaç duyacaktır.
Patalojik bir cazibeyle birlikte, kimliğini gizleme konusunda bir bukalemun gibi olması düşmanlarının, dostlarının ve kurbanlarının aklını başından almaktadır. Hançer ve pelerinlerin dünyası olan aile sırları ve esrarengiz güçlerin arasında o, nefes kesen çılgınlıkları ve tutkulu maceraları ile en mükemmel kötü kahramandır.
Maurice Leblanc’ın Cagliostro Kontesi isimli kitabının bir adaptasyonu olan Arsene Lupin, şiirsel çocukluğuna 1884 yılında başlar. Aile entrikaları yüzünden evden ayrılmak zorunda kaldığı için mutlu çocukluğunun ömrü çok kısa olur. Hikaye 1914’te, yerinde kahramanlıklarının, filmde renkli karakterler ve vicdansız suçlularla dolu olan aristokrat ailelerin ve gizli ittifakların Tarih tarafından son bir darbeyle silinmesini, görünüşte yalnızca geciktirici bir etkisi olduğu yılda tamamlanır. Kahramanımızın fırtınalı hikayesi bizi Normandiya’nın manastırlar ve gizli hazineleriyle dolu yeşil kır manzaralarından alıp, Paris’in sanayi devriminin keşmekeşli kalbindeki en heyecanlı yerlere götürür.
tam ekran izlemek için video üstüne 2 defa tıklayınız açılan mega video sayfasında sag alltaki kareden tam ekran yapabilirsiniz
Samy Naceri (Daniel Morales) , Frédéric Diefenthal (Kerbalec) , Bernard Farcy (Gilbert) , Emma Sjöberg (Petra) , Edouard Montoute (Alain) , Jean-Christophe Bouvet (Edmond Bertineau) , François Damiens (Serge)
Konusu:
Taxi 4 ile yeniden doğduğu topraklara Fransa’ya geri dönen serinin dördüncü filmi, Fransa sokaklarında yeniden maceradan maceraya koşturan bir tempoda ilerliyor.
Taxi 2 ve Taxi 3′ün de yönetmeni olan Gérard Krawczyk bir kere daha yönetmen koltuğunda…
Mercy Falls Çocuk Hastanesi, yüzyıla yakın bir süredir hizmet veren bir hastane olmasına rağmen atık ihtiyaçları karşılayamadığı için kapatılmak üzeredir. Yakınlarda olan bir tren kazası, tahliye işlemlerini durdurur. Hastane inanılmaz derecede bakımsız ve harap durumda da olsa yaralıların tedaviye ihtiyacı vardır.
Fakat hastanenin koridorlarında ne görülebilen ne de dokunulabilen, sadece varlığı ile korkunç acı veren ve nefret dolu bir cisim dolaşmaktadır. Çocukları inanılmaz derecede tedirgin eden bu cismin, hastanenin yıllardır kullanılmayan ikinci katında yaşadığı sanılsa da kimse bu gariplikle mücadele etmek istememektedir. Hastanedeki bütün düzensizliklerle ilgilenmesi için gönderilen Hemşire Amy, bütün bu olaylara kayıtsız kalamaz ve hastanenin geçmişine ait korkunç sırları keşfederken bir yandan da kendi gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalacaktır.
YORUM VE TEŞEKKÜRLERİNİZ SİZE FİLM OLARAK DÖNECEKTİR
Senaryo : David T. Wagner , Brent Goldberg , Stuart Blumberg
Görüntü Yönetmeni : Jamie Anderson
Müzik : Paul Haslinger
Yapım : 2004, ABD , 110 dk.
Oyuncular
Emile Hirsch (Matthew Kidman) , Elisha Cuthbert (Danielle) , Timothy Olyphant (Kelly) , James Remar (Hugo Posh) , Chris Marquette (Eli) , Paul Dano (Klitz) , Timothy Bottoms (Bay Kidman) , Donna Bullock (Bayan Kidman)
Matthew, politikaya atılmak isteyen 18 yaşında başarılı bir gençtir. Bitirmek üzere olduğu okuluna konsantre olduğu için, sosyal yaşamı neredeyse yok gibidir.
Bir gün masum görünüşlü güzel karşı komşusu Danielle ile tanışan Matthew’un hayatı birden bire değişir. İkili birbirlerine aşık olurlar ve hayal gibi bir ilişki başlar.
Fakat Danielle’IN geçmişi sanıldığı gibi masum değildir. Matthew, bütün şehirle birlikte, genç kızın bir dönem porno yıldızı olduğunu keşfeder. Kurduğu mükemmel yaşantı derinden sarsılan Matthew, Danille’IN geçmişte bıraktığı masumiyetini yeniden kazanmasına yardımcı olurken, Danielle’de Matthew’un kabuğundan çıkarak yaşamı keşfetmesini sağlayacaktır.
24 dizisinde Jack Bauer’ın kızı olarak izlediğimiz Elisha Cuthbert’IN başrolünde oynadığı bir romantik-komedi.
Brad Pitt (Tyler Durden) , Edward Norton (Anlatıcı) , Helena Bonham Carter (Marla Singer) , Meat Loaf (Bob) , Zach Grenier (Richard Chesler) , Richmond Arquette (Stajyer) , David Andrews (Thomas) , Rachel Singer (Chloe)
Dövüş kulübünün ilk kuralı, dövüş kulübü hakkında konuşmamaktır. Dövüş kulübünün ikinci kuralı da, kulüp hakkında konuşmamaktır…
Filmin baş kişisi, sıradan hayatının girdaplarında bunalımlar geçiren bir sigorta müfettişi olan Jack, Kanserli olmadığı halde, uykusuzluğunu yenmek ve hayatına anlam katmak adına, kanserlilere moral destek sağlayan terapi gruplarına katılır. Orada, Marla Singer adlı bir kızla garip bir yakınlık kurar.
Bir iş gezisi dönüşü ise, Tyler Durden adlı egzantrik karakterle tanışır. Durden, Jack’in olmak isteyip de olamadığı adam gibidir. Tyler’ın girişimleriyle bir yeraltı faaliyeti olarak başlayan dövüş kulübü, Jack’e hayatında yepyeni kapılar açacaktır… Ve tabii, bu kapılardan ister istemez Marla geçecektir… Fakat… Tyler Durden gerçekte kimdir?
Sydney Wells, Los Angeles'lı bir viyolonselisttir. Ancak çocukluğunda geçirdiği bir olayla gözleri kör olmuştur. Hayatı boyunca kornea nakli yapılmasını bekleyen Sydney'in beklediği an gelmiştir. Doktorunun kendisine uygun bir korneanın bulunduğunu haber vermesi üzerine Sydney hemen ameliyat kararı alır. Operasyonun ardından Sydney, Doktor Paul Faulkner'ın yardımlarıyla yeniden görmeye başlar.
Ancak bir süre sonra Sydney, tuhaf gölgeler ve hayallerin arasında sıkışıp kalacaktır. Gördüğü hayaller onu arkadaşları ve ailesinden giderek uzaklaştırır. Nakil edilen gözler yalnızca bu dünyayı değil, doğaüstü olayların kapılarını açmıştır.
UNUTMAYIN: Yazacağınız yorum ve tşk. size film olarak geri dönüyor.. LÜTFEN!
KONU: Kaderin rüzgarına kapılan bu zoraki savaşçı-avcı grup, kılıç dişli kaplanlar ve tarih öncesi yırtıcılarıyla mücadele eder; kahramanca yolculuklarının sonunda bir Kayıp Uygarlığı ortaya çıkarırlar. Nihai kaderlerinde dev piramitlerin gökyüzüne uzandığı, hayalgücünün ötesinde bir imparatorluk vardır. Burada D’Leh’inin halkını zorla köleleştiren güçlü bir tanrıyla karşı karşıya gelecektirler.
Oyuncular: Ben Stiller , Michelle Monaghan, Jerry Stiller, Malin Akerman
Senaryo: Scot Armstrong, Bobby Farrelly
Görüntü Yön: Matthew F. Leonetti
Tür: Dram-Romantik-Komedi
Süre: 115 Dk.
Yapım Yılı: 2007
Ülke: ABD
Dağıtımcı: UIP Filmcilik
UNUTMAYIN: Yazacağınız yorum ve tşk. size film olarak geri dönüyor..
Konusu:
Kararsız bir müzmin bekar olan Eddie (Ben Stiller), arkadaşlarından birisinin daha nikah törenine katıldıktan sonra kendisini yapayalnız hisseder. Geriye kalan tek bekar olduğu için ailesi ve arkadaşlarının dalga geçmesine daha fazla dayanamayınca yalnızlığına son vermeye karar verir.
Babasından ve en iyi arkadaşından (Rob Corddry) gelen yoğun baskılar üzerine sadece bir hafta çıktığı Lila’ya (Malin Akerman) evlenme teklifi yapar. Bu teklifi yaparken aşk ve evlilik için son şansı olduğunu düşünmüştür.
Hawaii’de alelalece düzenlenen nikah töreninden sonra yeni evli çift, Meksika’ya üç haftalığına balayına gider. Eddie orada hayatının en büyük hatasını yaptığının farkına varır. Lila kesinlikle hayallerinin kızı olmadığı gibi tam anlamıyla kabuslarındaki kızdır. Balayı yolculuğunun başladığı andan itibaren kimi zaman küfürbazlığa varan davranışlarıyla Eddie’ye hayatı zehir eder.
Balayı sırasında gerçek ruh ikizi Miranda ile (Michelle Monaghan) tanışmasıyla birlikte Eddie’nin şansı yaver gitmeye başlayacaktır. Ancak bu defa da gerçek aşkına kur yaparken canavar kişilikli karısını bir köşede saklamak zorundadır.
Amerikan tarihinin en büyük efsanelerinden İrlanda asıllı boksör James Braddock’un gerçek yaşam hikayesi.1930’ların Amerika’sında hayatta kalmak oldukça zorlaşmıştır. Hayattaki en büyük isteği gerçek bir boksör gibi yaşamak olan Jim, ailesine bakabilmek için sporu bırakmış ve limanlarda işçi olarak çalışmaya başlamıştır. Ancak günün birinde talih Jim’in yüzüne güler ve ağır sıklet boks şampiyonu Max Bear’ın karşısına çıkma şansı tanır. Jim’e istediği ünvanı getirecek olan maç tam 15 raund sürer. Sonunda Jim bir efsaneye dönüşür. Ama acaba ünü hayatından neler götürecektir?
Film Renée Zellweger’i, Oscarlı ekip Ron Howard-Russell Crowe’la bir araya getiriyor.
7 ölümcül günahı işleyenleri kendi vahşi yöntemleriyle öldüren bir seri katil ve onun peşindeki iki polis dedektifin çabalarını konu alan bir gerilim başyapıtı.
Yönetmen David Fincher imzalı film, gerek sürükleyici konusu gerekse oyuncuların performanslarıyla gişede büyük başarı yakalamıştı. En iyi kurgu dalında 1996'da ödüle aday olan film bu ödülü alamamıştı.
Özellikle sürpriz kötü adamı ve çarpıcı finali ile şimdiden bir klasik olarak yerini aldı.
yağacağınız yorum ve teşekkürler size film olarak dönecektir
tam ekran izlemek için sağ alttaki kareye TIKLAYINIZ
Dan Ashburn üç kızı olan dul bir baba ve ünlü bir köşe yazarıdır. Bir aile toplantısında tanıştığı Beth’e aşık olur. Fakat öğrenir ki Beth Dan’in erkek kardeşinin kız arkadaşıdır! Köşe yazılarında herkese öğüt veren Dan bu kez kendiyle çatışma yaşamaktadır.
Romantik komedilerde sıkça karşımıza çıkan Steve Carell, bol ödüllü Fransız oyuncu Juliette Binoche ile sevimli bir ikili olmayı başarmış.
yorum ve teşekkürlerinizi esirgemeyin unutmayın yapacağınız yorum ve teşekkürler size film olarak dönecektir
tam ekran izlemek için sag alttaki kareye tıklayınız
David Rice, birçoklarının hayatında sadece hayal edebildiği bir güçle büyümüştür. Uzay-zaman dokusu içindeki yırtıkları kullanarak, kendini zihninde canlandırabildiği herhangi bir yere anında nakledebilmektedir. Göz açıp kapayıncaya kadar gezegenin bir tarafından öbür tarafına gidebilir, bir gecede yirmi gün batımına tanık olabilir, Mısır’daki Spenks üzerinde kahvaltısını edip Avustralya’ya sörf yapmaya, oradan Paris’e akşam yemeğine ve Tokyo’ya kahve içmeye gidebilir. Duvarların içinden geçebilir, kilitli banka kasalarına ve en gizli odalara girebilir.
Şimdiye kadar bu gücünü sadece geçmişindeki tatsız anılardan kaçmak, sınırsız zenginliğin ve vahşi özgürlüğün tadını çıkartmak için kullanmıştır. Limitlerden, sınırlardan, sonuçlardan habersizdir. Ne zaman ki kendisi gibi güçleri olan Griffin isimli hırslı gezginle karşılaşır, varoluşunun sebepleri de ortaya çıkmaya başlar.
Kendisi yalnız bir ucube değil, ‘Sıçrayanlar’ denilen uzun bir genetik anormallikler sülalesinden gelmektedir. Ve şimdi David, kendisiyle birlikte tüm Sıçrayanlar’ı ortadan kaldırmayı kendilerine amaç edinmiş gizli bir organizasyon tarafından farkedilmiştir. Böylelikle, tüm gezegen çapında asırlardır süregelen görünmeyen bir savaşa kilit oyuncu olarak dahil olur…
UNUTMAYIN: Yazacağınız yorumlar ve tşk size film olarak geri dönüyor.. LÜTFEN!
Tam ekran izlemek için sag alltaki kareye Tıklayınız
Uma Thurman (Gelin) , David Carradine (Bill) , Michael Madsen (Budd) , Daryl Hannah (Elle Driver) , Gordon Liu (Johnny Mo) , Michael Parks (Esteban Vihaio) , Samuel L. Jackson (Rufus) , Lucy Liu (O-Ren Ishii)
Quentin Tarantino, üç saatlik Kill Bill’ini makul boyutlara kısaltamayınca, yönetmenin dördüncü filmi, beşinci filmi de doğurmuş oldu.
Uma Thurman’ın etkileyici ve kimi zaman şaşırtıcı bir performansla ortaya koyduğu Gelin, intikam almaya devam ediyor. Komadan uyanan güzelimiz, ayak parmaklarını canlandırır canlandırmaz, bir kadının en mutlu gününü rezil eden ekibi cezalandırmaya başlamıştı.
Fakat hatırlanacağı üzere, hazırladığı liste de öyle bir çırpıda halledilecek cinsinden değil. Belki sadece bu yüzden filmini ikiye ayıran yönetmene hak vermek gerek.
Aslında ikinci filmde bizi nelerin beklediği az çok belli. Gelin ile Bill’in, sinema tarihine geçeceği söylenen hesaplaşmasına kadar intikam öyküleri izlemeye devam edeceğiz. Ve tabii ilk filmdeki belirsizlikler de yavaş yavaş aydınlanacak. Kadın kahramanımız ile Bill’in ilişkisi neydi, neden böyle oldu gibi sorular henüz cevap bulmuş değil. Üstelik, eğer gerçekten doğruysa, Gelin’in kızı nerede ve ne yapıyor?
Quentin Tarantino, sinema tarihinin en kadir kıymet bilen sinemacılarından biri. Kendisini daima mutlu eden uzakdoğu sinemasına, neredeyse onların dilinden konuşan bir mücevher armağan ediyor. Bunun kıymetini bilecek olan ise, izleyiciler.
Hayden Christensen (Clay Beresford) , Jessica Alba (Sam Lockwood) , Terrence Howard (Dr. Jack Harper) , Lena Olin (Lilith Beresford) , Christopher McDonald (Dr. Larry Lupin) , David Harbour (Dracula)
Konusu:
Clay, geçirdiği açık kalp ameliyatı sırasında “anestezik farkındalık” adı verilen durumu yaşamaktadır. Yani olup bitenin tamamen farkında olacak şekilde uyanıktır, operasyonu tüm acısıyla hissedebiliyordur ama anestezinin etkisiyle vücudu hiçbir şeye tepki gösteremeyecek şekilde paralize olduğundan, ameliyat ekibinin bundan haberi yoktur. Clay, zihni içinde bir yolculuğa çıkar.
İlk kez yönetmen koltuğuna oturan Joby Haroldun imzasını taşıyan bu gerçeküstü psikolojik gerilim; şimdiden Memento ve Sixth Sense ile karşılaştırılıyor.
Senaryo : Ronald Harwood , Wladyslaw Szpilman (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : Pawel Edelman
Müzik : Wojciech Kilar
Yapım : 2002, Fransa / Almanya / Polonya , 148 dk.
Oyuncular
Adrien Brody (Wladyslaw Szpilman) , Thomas Kretschmann (Yüzbaşı Wilm Hosenfeld) , Frank Finlay (Baba) , Maureen Lipman (Anne) , Emilia Fox (Dorota) , Ed Stoppard (Henryk) , Julia Rayner (Regina)
Konusu:
Wladyslaw Szpilman, Polonyalı başarılı bir piyanisttir. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların Polonya’yı işgal etmesiyle hayatı kâbusa döner. Musevi olduğu halde şans eseri toplama kamplarına gitmekten kurtulur ve Varşova’nın gettolarında yaşamaya başlar.
Acı ve sefalet dolu yaşamı, bir gün bir Alman subayının ona yardıma gelmesi ve onu oradan kurtarmasıyla değişir.
Roman Polanski’den 2002′de Cannes’de büyük ödül kazanmış bir başyapıt